Zaman Nedir?

 
Zaman Nedir? Zaman Nedir?

Yani olaylar, enerjilerini, an, an dediğimiz kesikli aralıklarla değişim gösteriyor. Uzatmayalım, Tanrı evreni yeniden harekete geçirmek için düğmeye bastı. Bir süre sonra Tanrı geri geldi ve takvime baktı, takvim 2124 gösteriyordu yani aradan 100 yıl geçmişti. Dolayısıyla içinde bir şey olmadan uzay oluşamaz. Evrendeki zamanın durumu budur. İyi de var olan her şey gibi, biz de doğup bir süre sonra yaşlanıyor ve ölüyoruz. Peki aradan geçen bu aylar yıllar nedir? Kendiliğinden geçen bir zaman yoksa, bizim bu deneyimlediğimiz süre nedir?Bu bölüme kadar hep evrenin bigbang öncesi durumlarındaki birçok bilinmezler veya cevapsız soruları işledim ve yasaların nasıl var olup da bu evreni oluşturabildiğine dikkat çektim. Bu sistem, gönderilen sinyalin yerini bulması için uydu ve yerdeki saatin eş zamanlı olması zorunludur, yoksa kullanılamaz. Enerjinin harcanması ise süreç gerektirir. Sistemde her nesne kendi zamanını kendi içinde barındırıyor. Bu yüzden NASA gönderilen uydulardaki saatlerin hızları yerdeki saatlerin hızına göre ayarlanmış, senkronize edilmiş olarak göndermiştir. Ve her şey kendine özgü belli bir hız aralığında enerjiyi harcayabilir. Bu konunun daha kolay anlaşılması için bir kurgu hikâye ile anlatayım:Diyelim ki Tanrı bir nedenle kendi katında takvim ve saati olan bir cihaz yaptı. Bu durum defalarca kanıtlanmıştır. Ayrıca başlangıçta bizim istatistiksel matematik dediğimiz sistem devrede. Her neyse, hepsine gelecek bölümde devam edeceğim. Öyle düz bir akış şeklinde değil tıpkı bir film şeridi şeklinde kare kare devam eder. Yani kendi oluşturdukları mesafeyi katederek yine kendi oluşturdukları zamanı da kullanmış oluyorlar. Özetlersek zamanı Einstein’in görelilik kuramından itibaren sabit bir şekilde akıp gitmediğini, kütle çekimi ve hıza göre değişken olduğunu biliyoruz. O da bilime göre tüm evrende kesikli hareket eder. Yine diyelim ki, bir süre sonra bir nedenle evrendeki hareketi durdurmaya karar verdi. Eğer evrendeki zaman olaylardan bağımsız, kendiliğinden akıp geçen bir yapıda olsaydı, o zaman dünyadaki saat de, Tanrı’nın saatiyle aynı 100 yıl sonrasını göstermesi gerekirdi. Biz bu içinde enerji olan alanların kapsadığı dış sınırlarına hacim ya da uzay diyoruz. InstagramXFacebookLinkedlnBu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. Evrenin çalışan sisteminin temeli böyledir. Cep telefonları GPS (Global Positioning System) görelilik teorisinin zaman denklemlerini kullanarak çalışır. Evrendeki tüm uzay, enerjiden oluşmuş kuantum alanlardır. Yani ortada uzay yoktur. e S. Konuya iyi derecede aşina olmayanlar için burada da çok sürpriz yapılanmalar var. Şimdi artık doğa yasalarının eş deyişle fizik yasalarının bigbang anı ve hemen sonrası durumuna bakacağız. Tabii bu yanlış bir değerlendirme olur. Zaman, diğer boyutların hepsine içkin olarak var. Zira dağ, taş, demir, çelik var olan her nesne atomlardan oluşur ve tüm atomlar, kuantumlardan oluşan yapısı gereği durmaksızın hareket halindedir. Uzayın dış çizgisi yoktur dedik. O anda tüm evrende hareket dondu, fizik yapı tamamen durdu. Tabi, hareket etmek demek, enerji harcamak demektir. Buna bir benzetme yaparsak; şişirilmemiş boş balonla, şişirilmiş içi dolu balonun durumuna benzetilebilir. Muller Şimdi, Zamanın fiziği S. Önündeki cihaza baktı takvim 20 Şubat 2024 saat on ikiyi gösteriyordu ve düğmeye bastı. Biliyorsunuz istatistik, nicelik yani sayılacak nesneler, doneler gerektiren bir matematik alanıdır. Bu yüzden dünyadaki saatler yaklaşık yirmi kilometre yukarıdaki uydulardaki saatlerden günde 38 milisaniye daha geri kalır. Önceki bölümün sonunda fizik yasalarının neler yaptığına geçmeden önce başlangıçta ki uzay zamanın özellikle zaman konusunun çok karmaşık ve şaşırtıcı bir oluşum olduğunu belirtmiştim. Bu da sinyallerin çıkış ve gideceği cihazların konumlarında kilometrelerce sapmaya sebep olur demektir. Şimdi bu durumda dünyadaki zaman neyi gösterir? Cevap gayet basit: Dünyadaki takvim ve saat donduğu andan yani 20 Şubat 2024 saat on ikiden itibaren tekrar başlayacaktır. Yani uzay olarak görülen şeyin içi boş değildir, çok seyreltikte de olsa enerji bulunan alanlardır.  Son olarak zaman ile ilgili bir başka özellik var. Dolayısıyla önce uzay-zaman konusunu işleyelim sonra matematiğe devam edeceğiz. Muller’in söylediği şey, uzay ve zaman biri birinden ayrı iki şey değil, birleşik özelliklerdir. Yani telefon görüşmesi olamazdı. “Uzay ve zaman, görelilikle birbirine bağlanır. Dolayısıyla kuantum dünyasında hareket durmaz, durursa, zaman da durur. Ancak bu boyut diğer boyutlardan ayrı olarak var olan bir boyut değildir. Bilindiği gibi zamana dördüncü boyut deniyor. Daha basit olarak söylersek; zaman olarak bildiğimiz unsur hareket bağlı bir şey. Ancak arada şu fark vardır, şişirilmemiş balon içi boş olsa da hala nesnedir ama içi boş uzayın nesnesi yok demektir. gibi mesafe ve hareket süresi için de kullanılan bir unsurdur. Şimdi bu konuyu mümkün olduğu kadar anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışayım: Öncelikle, uzay bir boşluk değil, bir nesnedir. Eğer uydu ile dünyadaki saatlerde bu zaman farkı ayarlanmasaydı ne olurdu? O zaman yanı başınızda oturan arkadaşınıza telefon ettiğinizde bile gönderdiğiniz sinyal, arkadaşınızın telefonu on santim ötede olmasına rağmen onu asla bulamaz ve kontak kuramazdı. 140Prof. Konuyu özetlersek; evrende, bağımsız sabit bir hızda akıp giden zaman diye bir mevhum yok. Zira kütle çekimi zamanı yavaşlatır. Ayrıca zaman, gündelik yaşamda da bir saatlik yol on dakikalık iş vs. Zamanın bu gerçekliğini, hepinizin kullandığı cep telefonları üzerinden bir örnek vererek anlatayım. tamamı atomlarına kadar donmuş her şey o anda çalışmaya başladılar. ” Richard Muller a. Kısaca uçmakta iken donan kuş, tam düşerken donan taş, dalgalanan deniz hareket eden insanlar vs. Sonra bu cihazı dünyadaki takvim ve saate göre ayarladı. O kendi salınım, titreşim yaparak uzay dediğimiz kapsadığı alanını, kendi oluşturuyor.  Zaten titreşim yani frekans, birim saniyedeki titreşim sayısıdır. Hareket yoksa zaman da yoktur uzay da yoktur. Fizik yasaları evrende doğrusal akıp giden bir zaman yaratılmadığını söylüyor. 140. “Büyük patlama “öncesinde” ne uzay vardı ne de zaman' Richard A. Çünkü kuantum alanları uzay oluştururken, bir şeyin içine girip kendine yer açmaya, sığmaya çalışmıyor. Dolayısıyla başlangıçta ortaya henüz sayacak bir şey çıkmamışken, bir nesne yokken, böyle bir sayısal sistemin kendinde içkin var olması veya tasarlanması da çok düşündürücüdür. Bu durum birçok deneyle de kanıtlanmıştır. Nokta dahil, Planck uzunluğu kapsamında olan tüm nesneler yapılarında mesafe barındır. . Bu mesafeleri frekans dediğimiz titreşimler oluşturuyor. Konuya ödüllü fizik profesörü Richard Muller’den alıntıyla başlayalım. O anda tüm evren ve dünyada durmuş olan her şey kaldığı yerden harekete geçti. İşte enerjinin hareket için kullandığı bu hız aralıklarına zaman diyoruz. Yani zaman verilerek ölçülebiliyor. İşte akıp geçen bir zaman olmadığı için hareket durunca zaman da durdu. Uzay ve zamanda yaşamıyoruz, uzay-zamanda yaşıyoruz. gibi milyonlarca, milyarlarca yıl sabit duran hareket etmeyen nesneler var ama zaman durmuyor diyebilirsiniz. g. Zira yukarıda da belirtiğim gibi en, boy, derinlik dediğimiz boyutlar başıyla sonu arasında kendi ölçeklerinde mesafelere sahipler. İşte bu nedenle önceki bölümde fizik yasaları, amiyane bir tabirle önünde bulduğu enerji dediğimiz hammaddeye bakıp, ortada hiçbir örneği yokken, uzay zaman gibi ilginç bir mekanizmayı ön görmesi veya tasarlaması müthiş bir sonuçtur dedim. Ve tüm olgular, kendine özgü mesafelerde hareket ederek oluşur. Böylece dünyanın her yeriyle anında görüşebiliyoruz.  Burada doğal olarak aklınıza şu gelebilir; dağlar, taşlar kayalar vs. Bu durumda, hangi ölçekte olursa olsun, uzay denilen hacim ya da alan, aynı zamanda başı ve sonu arasında bir mesafeye sahiptir. Böylece yanındaki saat, dünyadaki saat ile eş zamanlı çalışmaya başladı.

Zaman Nedir?

Zaman, diğer boyutların hepsine içkin olarak var. Ayrıca zaman, gündelik yaşamda da bir saatlik yol on dakikalık iş vs. Eğer evrendeki zaman olaylardan bağımsız, kendiliğinden akıp geçen bir yapıda olsaydı, o zaman dünyadaki saat de, Tanrı’nın saatiyle aynı 100 yıl sonrasını göstermesi gerekirdi. e S. Evrenin çalışan sisteminin temeli böyledir. Muller’in söylediği şey, uzay ve zaman biri birinden ayrı iki şey değil, birleşik özelliklerdir. Ve tüm olgular, kendine özgü mesafelerde hareket ederek oluşur. Öyle düz bir akış şeklinde değil tıpkı bir film şeridi şeklinde kare kare devam eder. Zira kütle çekimi zamanı yavaşlatır. Ve her şey kendine özgü belli bir hız aralığında enerjiyi harcayabilir. Dolayısıyla kuantum dünyasında hareket durmaz, durursa, zaman da durur. “Büyük patlama “öncesinde” ne uzay vardı ne de zaman' Richard A. İyi de var olan her şey gibi, biz de doğup bir süre sonra yaşlanıyor ve ölüyoruz. Ancak bu boyut diğer boyutlardan ayrı olarak var olan bir boyut değildir. Çünkü kuantum alanları uzay oluştururken, bir şeyin içine girip kendine yer açmaya, sığmaya çalışmıyor.  Burada doğal olarak aklınıza şu gelebilir; dağlar, taşlar kayalar vs. Bu mesafeleri frekans dediğimiz titreşimler oluşturuyor. Bu da sinyallerin çıkış ve gideceği cihazların konumlarında kilometrelerce sapmaya sebep olur demektir. Evrendeki zamanın durumu budur. Sonra bu cihazı dünyadaki takvim ve saate göre ayarladı. 140. Eğer uydu ile dünyadaki saatlerde bu zaman farkı ayarlanmasaydı ne olurdu? O zaman yanı başınızda oturan arkadaşınıza telefon ettiğinizde bile gönderdiğiniz sinyal, arkadaşınızın telefonu on santim ötede olmasına rağmen onu asla bulamaz ve kontak kuramazdı. Ayrıca başlangıçta bizim istatistiksel matematik dediğimiz sistem devrede. Önceki bölümün sonunda fizik yasalarının neler yaptığına geçmeden önce başlangıçta ki uzay zamanın özellikle zaman konusunun çok karmaşık ve şaşırtıcı bir oluşum olduğunu belirtmiştim. İşte enerjinin hareket için kullandığı bu hız aralıklarına zaman diyoruz. Ancak arada şu fark vardır, şişirilmemiş balon içi boş olsa da hala nesnedir ama içi boş uzayın nesnesi yok demektir. Hareket yoksa zaman da yoktur uzay da yoktur. Fizik yasaları evrende doğrusal akıp giden bir zaman yaratılmadığını söylüyor. Tabi, hareket etmek demek, enerji harcamak demektir. İşte bu nedenle önceki bölümde fizik yasaları, amiyane bir tabirle önünde bulduğu enerji dediğimiz hammaddeye bakıp, ortada hiçbir örneği yokken, uzay zaman gibi ilginç bir mekanizmayı ön görmesi veya tasarlaması müthiş bir sonuçtur dedim. İşte akıp geçen bir zaman olmadığı için hareket durunca zaman da durdu. Yani uzay olarak görülen şeyin içi boş değildir, çok seyreltikte de olsa enerji bulunan alanlardır. Yani kendi oluşturdukları mesafeyi katederek yine kendi oluşturdukları zamanı da kullanmış oluyorlar. Uzayın dış çizgisi yoktur dedik. Böylece yanındaki saat, dünyadaki saat ile eş zamanlı çalışmaya başladı. Bu durum birçok deneyle de kanıtlanmıştır. Yani olaylar, enerjilerini, an, an dediğimiz kesikli aralıklarla değişim gösteriyor. Yine diyelim ki, bir süre sonra bir nedenle evrendeki hareketi durdurmaya karar verdi. Tabii bu yanlış bir değerlendirme olur. Yani ortada uzay yoktur. Bu durumda, hangi ölçekte olursa olsun, uzay denilen hacim ya da alan, aynı zamanda başı ve sonu arasında bir mesafeye sahiptir. 140Prof. Nokta dahil, Planck uzunluğu kapsamında olan tüm nesneler yapılarında mesafe barındır. tamamı atomlarına kadar donmuş her şey o anda çalışmaya başladılar. ” Richard Muller a. Konuya ödüllü fizik profesörü Richard Muller’den alıntıyla başlayalım. Bu konunun daha kolay anlaşılması için bir kurgu hikâye ile anlatayım:Diyelim ki Tanrı bir nedenle kendi katında takvim ve saati olan bir cihaz yaptı. gibi mesafe ve hareket süresi için de kullanılan bir unsurdur. Dolayısıyla önce uzay-zaman konusunu işleyelim sonra matematiğe devam edeceğiz. Bir süre sonra Tanrı geri geldi ve takvime baktı, takvim 2124 gösteriyordu yani aradan 100 yıl geçmişti. Zira yukarıda da belirtiğim gibi en, boy, derinlik dediğimiz boyutlar başıyla sonu arasında kendi ölçeklerinde mesafelere sahipler. . O anda tüm evrende hareket dondu, fizik yapı tamamen durdu. Uzatmayalım, Tanrı evreni yeniden harekete geçirmek için düğmeye bastı. gibi milyonlarca, milyarlarca yıl sabit duran hareket etmeyen nesneler var ama zaman durmuyor diyebilirsiniz.  Zaten titreşim yani frekans, birim saniyedeki titreşim sayısıdır. g. Muller Şimdi, Zamanın fiziği S. Bilindiği gibi zamana dördüncü boyut deniyor. Zira dağ, taş, demir, çelik var olan her nesne atomlardan oluşur ve tüm atomlar, kuantumlardan oluşan yapısı gereği durmaksızın hareket halindedir. Sistemde her nesne kendi zamanını kendi içinde barındırıyor. O kendi salınım, titreşim yaparak uzay dediğimiz kapsadığı alanını, kendi oluşturuyor. Bu sistem, gönderilen sinyalin yerini bulması için uydu ve yerdeki saatin eş zamanlı olması zorunludur, yoksa kullanılamaz. Böylece dünyanın her yeriyle anında görüşebiliyoruz. Bu yüzden NASA gönderilen uydulardaki saatlerin hızları yerdeki saatlerin hızına göre ayarlanmış, senkronize edilmiş olarak göndermiştir. Biz bu içinde enerji olan alanların kapsadığı dış sınırlarına hacim ya da uzay diyoruz. Şimdi bu konuyu mümkün olduğu kadar anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışayım: Öncelikle, uzay bir boşluk değil, bir nesnedir. O anda tüm evren ve dünyada durmuş olan her şey kaldığı yerden harekete geçti. Yani zaman verilerek ölçülebiliyor. O da bilime göre tüm evrende kesikli hareket eder. Buna bir benzetme yaparsak; şişirilmemiş boş balonla, şişirilmiş içi dolu balonun durumuna benzetilebilir. Uzay ve zamanda yaşamıyoruz, uzay-zamanda yaşıyoruz. InstagramXFacebookLinkedlnBu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. Daha basit olarak söylersek; zaman olarak bildiğimiz unsur hareket bağlı bir şey. Bu yüzden dünyadaki saatler yaklaşık yirmi kilometre yukarıdaki uydulardaki saatlerden günde 38 milisaniye daha geri kalır. Şimdi bu durumda dünyadaki zaman neyi gösterir? Cevap gayet basit: Dünyadaki takvim ve saat donduğu andan yani 20 Şubat 2024 saat on ikiden itibaren tekrar başlayacaktır. Zamanın bu gerçekliğini, hepinizin kullandığı cep telefonları üzerinden bir örnek vererek anlatayım. Konuyu özetlersek; evrende, bağımsız sabit bir hızda akıp giden zaman diye bir mevhum yok. Özetlersek zamanı Einstein’in görelilik kuramından itibaren sabit bir şekilde akıp gitmediğini, kütle çekimi ve hıza göre değişken olduğunu biliyoruz. Her neyse, hepsine gelecek bölümde devam edeceğim. Evrendeki tüm uzay, enerjiden oluşmuş kuantum alanlardır. Şimdi artık doğa yasalarının eş deyişle fizik yasalarının bigbang anı ve hemen sonrası durumuna bakacağız. “Uzay ve zaman, görelilikle birbirine bağlanır. Biliyorsunuz istatistik, nicelik yani sayılacak nesneler, doneler gerektiren bir matematik alanıdır. Yani telefon görüşmesi olamazdı. Konuya iyi derecede aşina olmayanlar için burada da çok sürpriz yapılanmalar var. Cep telefonları GPS (Global Positioning System) görelilik teorisinin zaman denklemlerini kullanarak çalışır. Dolayısıyla içinde bir şey olmadan uzay oluşamaz. Dolayısıyla başlangıçta ortaya henüz sayacak bir şey çıkmamışken, bir nesne yokken, böyle bir sayısal sistemin kendinde içkin var olması veya tasarlanması da çok düşündürücüdür. Bu durum defalarca kanıtlanmıştır. Kısaca uçmakta iken donan kuş, tam düşerken donan taş, dalgalanan deniz hareket eden insanlar vs. Enerjinin harcanması ise süreç gerektirir. Önündeki cihaza baktı takvim 20 Şubat 2024 saat on ikiyi gösteriyordu ve düğmeye bastı.  Son olarak zaman ile ilgili bir başka özellik var. Peki aradan geçen bu aylar yıllar nedir? Kendiliğinden geçen bir zaman yoksa, bizim bu deneyimlediğimiz süre nedir?Bu bölüme kadar hep evrenin bigbang öncesi durumlarındaki birçok bilinmezler veya cevapsız soruları işledim ve yasaların nasıl var olup da bu evreni oluşturabildiğine dikkat çektim.