Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Orada bir heykel. ",. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. . Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Her şey tablo gibi. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. . . Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Sislerin ardında güneş. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Regensburg’da. 18. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Heybetli ve gururlu duruyor. Çevresine hiç uymayan bir yapı. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Tepede bir tapınak. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Sağ, sol eski yapı. Ludwig’in kalıtı. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Hepsi de küçük ve sevimli. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Büyük bir Yunan tapınağı. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Kendine vadiler açıyor. . O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi.

Tuna kıyısında bir gün...

Büyük bir Yunan tapınağı. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Tepede bir tapınak. Kendine vadiler açıyor. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. . MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. 18. Sislerin ardında güneş. Hepsi de küçük ve sevimli. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. . Uzaklardan bir köprü görünüyor. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Orada bir heykel. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. . yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Her şey tablo gibi. Çevresine hiç uymayan bir yapı. . O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Heybetli ve gururlu duruyor. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Ludwig’in kalıtı. Sağ, sol eski yapı. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Regensburg’da. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. ",.