Son anketlere göre ABD’de kayıtlı seçmenlerin yüzde 49’u Trump’a, yüzde 45’i Biden’a oy vereceğini söylüyor. Bu hafta ABD federal temyiz mahkemesi, 2020 seçimlerinde Biden’ın zaferini engellemek için komplo kurmak ve görevde kalmak için sahtekârlık yapmakla suçlandığı davada Trump’ın dokunulmazlığı olmadığına ve yargılanabileceğine karar verdi. Trump NATO ve BM gibi kurumlara karşı olduğunu sıklıkla dile getirdi. Trump ikinci döneminde bunu daha bilinçli, daha kararlı ve hazırlıklı bir politikayla yürütecektir. Trump başkanlığının ilk döneminde kendi vizyonunun çıkarları için baskıcı rejimlerle her türlü alışverişe gireceğini göstermişti. Trump’ın zaferi ABD’deki birkaç kararsız eyaletteki seçmenin tercihine bağlı olacak. Trump’ın Tayvan konusunda Çin’le bir çeşit uzlaşıya gitmesi bölgedeki müttefiklerine desteğini çektiği mesajına neden olarak Japonya ve Güney Kore’nin Çin’den korunmak için nükleer silah edinmesinin önünü açabilir. Bu hem Türkiye hem de Avrupa’yı cüreti ve kini pekişmiş bir Rusya ile karşı karşıya bırakabilir. Trump’ın yabancı topraklarda asker bulundurma isteksizliği uzun vadede bölge için olumlu bir manzara sunsa da halihazırda Arap ülkelerinin İran ve İsrail ile olan iktidar çatışmaları Ortadoğu’yu onlarca yıl içinden çıkılmaz bir savaş bataklığına sürükleyebilir. ABD baskısı ve kontrolü olmadan İsrail’in Filistin meselesinde barış görüşmelerine girme teşviki ortadan kalkabileceği gibi İran’la doğrudan sıcak bir yüzleşme bölgede geniş çaplı bir savaş riski yaratabilir. Ancak davayı Yüksek Mahkeme’ye taşımak isteyen Trump ve ekibi için yasal engelleri “erteleme stratejisi” halihazırda işe yarıyor görünüyor. Bu yıl kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin eski Başkan Donald Trump ile görevdeki Joe Biden arasında olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Peki bu küresel siyaset açısından ne anlama geliyor?Rusya, Çin, İran gibi otokrat ülkeler için büyük fırsatlar içeren bu gelişme hem Türkiye hem de bölge açısından ciddi tehditlere gebe. AB ile ittifak konusundaki gönülsüzlüğünü daha ileri götürerek mevcut kuruluşları baltalaması hem dünya siyasetinde hem de ticarette kapalı ve soyutlayıcı bir politika içine girmesine yol açabilir. Bu zaferin ardından Rusya’nın Moldova ya da Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet topraklarına iştahı kabarabilir. ",. Bu ilk bakışta Trump’ın başkanlık hedefleri açısından bir geri adım olarak görülebilir. Trump farklı davalarda kendisine yöneltilen 91 suçlamadan mağduriyet çıkarmanın ve kendisini “şeytani bir sisteme karşı savaşan bir şövalye” gibi göstermenin seçmen gözünde karşılığını fark etmiş durumda. ABD’nin içerideki demokratik kurumlarına saldırmayı hedefleyen bir Trump yönetimi, ABD’yi temel özgürlükler ve haklar konusunda içi boş, dışarıdaysa nüfuzu sınırlı bir rakibe çevirebilir. O seçmenlerin dünyanın yeni manzarası için oy verdiklerini pek de umursamıyor olması da siyasetin bir cilvesi. Kimi kilit eyaletlerde yapılan önseçimlerde diğer Cumhuriyetçi adaylara fark atan Trump, skandallar, iddianameler, yasal zorluklara karşın yeni yönetimin pekâlâ başına geçebilir. Trump’ın zaferinden tüm belirsizliklere karşın belki de en büyük memnuniyeti Çin duyabilir. Ukrayna’ya Washington’ın askeri ve mali desteğini çeken bir Trump, Rusya’nın talepleri doğrultusunda bir anlaşmaya sıcak bakabilir.
Bu hem Türkiye hem de Avrupa’yı cüreti ve kini pekişmiş bir Rusya ile karşı karşıya bırakabilir. Bu yıl kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin eski Başkan Donald Trump ile görevdeki Joe Biden arasında olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Son anketlere göre ABD’de kayıtlı seçmenlerin yüzde 49’u Trump’a, yüzde 45’i Biden’a oy vereceğini söylüyor. Trump başkanlığının ilk döneminde kendi vizyonunun çıkarları için baskıcı rejimlerle her türlü alışverişe gireceğini göstermişti. Trump’ın zaferi ABD’deki birkaç kararsız eyaletteki seçmenin tercihine bağlı olacak. Trump’ın yabancı topraklarda asker bulundurma isteksizliği uzun vadede bölge için olumlu bir manzara sunsa da halihazırda Arap ülkelerinin İran ve İsrail ile olan iktidar çatışmaları Ortadoğu’yu onlarca yıl içinden çıkılmaz bir savaş bataklığına sürükleyebilir. Ukrayna’ya Washington’ın askeri ve mali desteğini çeken bir Trump, Rusya’nın talepleri doğrultusunda bir anlaşmaya sıcak bakabilir. Trump farklı davalarda kendisine yöneltilen 91 suçlamadan mağduriyet çıkarmanın ve kendisini “şeytani bir sisteme karşı savaşan bir şövalye” gibi göstermenin seçmen gözünde karşılığını fark etmiş durumda. O seçmenlerin dünyanın yeni manzarası için oy verdiklerini pek de umursamıyor olması da siyasetin bir cilvesi. Trump ikinci döneminde bunu daha bilinçli, daha kararlı ve hazırlıklı bir politikayla yürütecektir. ",. Bu hafta ABD federal temyiz mahkemesi, 2020 seçimlerinde Biden’ın zaferini engellemek için komplo kurmak ve görevde kalmak için sahtekârlık yapmakla suçlandığı davada Trump’ın dokunulmazlığı olmadığına ve yargılanabileceğine karar verdi. Trump’ın zaferinden tüm belirsizliklere karşın belki de en büyük memnuniyeti Çin duyabilir. AB ile ittifak konusundaki gönülsüzlüğünü daha ileri götürerek mevcut kuruluşları baltalaması hem dünya siyasetinde hem de ticarette kapalı ve soyutlayıcı bir politika içine girmesine yol açabilir. Trump’ın Tayvan konusunda Çin’le bir çeşit uzlaşıya gitmesi bölgedeki müttefiklerine desteğini çektiği mesajına neden olarak Japonya ve Güney Kore’nin Çin’den korunmak için nükleer silah edinmesinin önünü açabilir. ABD’nin içerideki demokratik kurumlarına saldırmayı hedefleyen bir Trump yönetimi, ABD’yi temel özgürlükler ve haklar konusunda içi boş, dışarıdaysa nüfuzu sınırlı bir rakibe çevirebilir. Peki bu küresel siyaset açısından ne anlama geliyor?Rusya, Çin, İran gibi otokrat ülkeler için büyük fırsatlar içeren bu gelişme hem Türkiye hem de bölge açısından ciddi tehditlere gebe. Bu ilk bakışta Trump’ın başkanlık hedefleri açısından bir geri adım olarak görülebilir. Ancak davayı Yüksek Mahkeme’ye taşımak isteyen Trump ve ekibi için yasal engelleri “erteleme stratejisi” halihazırda işe yarıyor görünüyor. Bu zaferin ardından Rusya’nın Moldova ya da Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet topraklarına iştahı kabarabilir. ABD baskısı ve kontrolü olmadan İsrail’in Filistin meselesinde barış görüşmelerine girme teşviki ortadan kalkabileceği gibi İran’la doğrudan sıcak bir yüzleşme bölgede geniş çaplı bir savaş riski yaratabilir. Trump NATO ve BM gibi kurumlara karşı olduğunu sıklıkla dile getirdi. Kimi kilit eyaletlerde yapılan önseçimlerde diğer Cumhuriyetçi adaylara fark atan Trump, skandallar, iddianameler, yasal zorluklara karşın yeni yönetimin pekâlâ başına geçebilir.