Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

 
Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’ Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

“Adamım” der, bir yanıt bekler. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. . . Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. . Nice acılar denizinden geçtik. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. . Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. ” başlığı altında çıktı. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. ",. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. Geç kaldım yolcu etmeye. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Gelmeyeceğini bile bile. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. . Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. . Ben de aralarına katılacağım. Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. . Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. 00’te anılacak. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. . Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister.

Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

. Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. 00’te anılacak. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. ",. Nice acılar denizinden geçtik. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. . . *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. . Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. . Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. . Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. . * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Geç kaldım yolcu etmeye. Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. “Adamım” der, bir yanıt bekler. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. . ” başlığı altında çıktı. ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. Ben de aralarına katılacağım. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. Gelmeyeceğini bile bile. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda.